Avrupa Üniversiteleri

„Dünya´daki en eski Eğitim kurumları nerede bulunuyor?“ diye bir soru ile karşılastığımızda Eski Dünya nam-ı diğer Avrupa kıtası aklımıza gelecek ilk yerlerden birisi olacaktır.İnsanoğlunun çok eski zamanlardan beri üzerinde yaşadığı bu eski kıta doğal olarak Dünya´daki en eski ve köklü Eğitim Kurumlarına sahiptir.Rönesans, Reform hareketlerinin, fen ve teknik alanlarındaki ilerlemelerin lokomotifi durumundaki bu üniversiteler zamanın ve insanların değişen şart ve ihtiyaçlarına göre kendilerini yenileye yenileye günümüze kadar ulaşmışlardır. Artık „Modern Çağ“ ya da „Uzay Çağı“ olarak anılan günümüzde de ülkelerin en çok önem verdikleri, en çok üzerinde tartıştıkları ve durmadan geliştirmek için çaba harcadıkları kurumlarının başında gelir Üniversiteler.

Bu kadar çok komşu ülkenin teknoloji ve sosyal anlamda belli bir seviyenin üzerinde bulunduğu ve bu anlamda uç noktayı olusturduğu belki de tek kara parçasıdır Avrupa.Bu seviyeye gelmelerinde katkısı en çok olan kurumların başında Üniversitelerin olduğu gerçeği Avrupa´daki Üniversitelere ve burada yaşayan insanların bu kurumlara ve buralarda Eğitim alan öğrencilere bakışına farklı bir değer katmaktadır.

Çok klasik bir tabirle artik küçük bir köy haline gelmiş olan dünyamizda heran birbiriyle yarış içinde bulunan insanlar arasında bir fark oluşturmak ve bir adım öne geçmenin tek olmasa da en geçerli yolu çok iyi bir eğitim almak ve anadılı dışında birkaç yabancı dılı iyi seviyede kullanabilmekten geçmektedır.Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda Avrupa´daki Üniversiteler hem çok iyi bir Yüksek Eğitim alınabilecek hem de Dünya´da geçerlılıği bulunan bir kaç dılın multikültürel bir ortamda öğrenilebileceği ,geliştirilebileceği bir ortam sunmaktadır.Bunun yanısıra dünyanin en gelişmiş şehirlerinde yaşamak, hemen hemen bütün Avrupa ülkelerine vize almadan gidebilmek gibi seçenekler bu Üniversitelerde Eğitim görmenin cazibesini bir kat daha artırmaktadır.